Kadın ve Çocukların Savaşta Öldürülmesi

Hamd âlemlerin Rabbi olan Allah’a, Salat ve selam onun Resulü’ne, ehline, sahabesine ve tüm takipçilerine olsun.

Mücahidlerin kafirlerin diyarlarında yapmış olduğu bombalı saldırılarda ‘sivil’ diye tabir edilen halkın ölmesi veya onlarla beraber kadın ve çocukların da ölmesi bazı insanların kafasını karıştırdı. Bundan dolayı, küfür ve şirk diyarlarında uzun dönem yaşamış ve kafirlerin ilkelerinden beslenmiş ve İslami hukuktan uzak yaşamış kişiler bu konuda Mücahidleri kötülemeye başladılar. Mücahidler Allah’ın izniyle, kurulduğu günden bugüne kadar Allah’ın şeriatine ve İslam’ın hukukuna göre hareket etmektedir.  İnandığı,   yaptığı ve söylediği tüm şeyler Kur’an ve sünnete göredir. Kur’an ve sünnetin anlayışında, salih selefimizin anlayışını temel alır. Dolayısıyla yaptıklarımızı doğru bulmayanların öncelikle yaptığımız eylemin İslam’da yeri olup olmadığına bakmalarını tavsiye ederiz. Çünkü bizler, Allah’ın fazlı ve nimetiyle, İslam’da yer almayan hiçbir ilkeyi kendimize ilke edinmeyiz ve İslam’da yer almayan hiçbir  uygulamayı da hayata aktarmayız. İnandığımız akidenin, sarf ettiğimiz sözlerin ve pratiğe döktüğümüz amellerin tümü İslam’a uygundur. Aksini iddia edenin delilini getirip bunu ispatlaması gerekir.

Bir önceki makalemizde harbi kafirin tanımını yapmış, İslam’a göre öldürülmesi gereken kafirlerinkimlerolduğunudelilleriyleuzunuzun anlatmıştık. Allah nasip ederse bu makalemizde de, savaşta kadın ve çocukların durumlarını; hangi hallerde öldürülebileceklerini ve hangi hallerde öldürülmemeleri gerektiğini delilleriyle izah etmeye gayret edeceğiz. Muvaffakiyet Allah’tandır. Allah’ım! Sevdiğin ve razı olduğun şeylere bizi muvaffak kıl.

Savaşmayan Kadın ve Çocukların Savaşta Öldürülmeleri Caiz Midir?
İslam   âlimleri   ittifakla;   zimmet,   eman   veya sözleşmesi   olmayan   her   kafirin   harbi   kafir olduğunu    ve    öldürülmesinin    caiz    olduğunu söylemişlerdir.
Şevkani şöyle demektedir: “Müşrik, ister savaşsın ister savaşmasın, müşrik olduğu sürece kanı mubahtır.”[1]
Aynı şekilde yine İslam âlimleri ittifakla kafirlerin kadın ve çocuklarının kasıtlı olarak öldürülmesinin de caiz olmadığını söylemişlerdir.
İbn-i  Ömer  (ra) şöyle  diyor:  “Allah  Resulü’nün savaşlarının  bazılarında      öldürülmüş kadınlar bulundu. Bunun üzerine Allah Resulü (sav) kadın ve çocukların öldürülmelerini nehyetti”[2]
İmam Nevevi şöyle diyor: “İlim ehli bu hadis ile amel etmeyi ve savaşmaları müstesna, kadın ve çocuğun öldürülmesinin haramlığında icma ettiler.”[3]
İbn-i Hacer şöyle dedi: “İbn-i Battal ve diğerlerinin naklettiğine  göre  tüm  ilim  ehli,  savaşta  kadın ve   çocukların   kasten   öldürülmemesi   gerektiği konusunda ittifak ettiler.”[4]
İmam  Müslim  hadis  kitabında  “Savaşta  Kadın ve  Çocukların  Öldürülmesinin  Haramlığı  Babı” adında  başlık  açmış  ve  konuyla  ilgili  hadisleri zikretmiştir.

Eğer Kadın ve Çocuklar Savaşırlarsa Öldürülmeleri Caiz Midir?
İslam âlimleri, savaşta öldürülmesi caiz olmayan kadın  veya   çocukların   savaşa   iştirak   etmeleri halinde onların öldürülebileceğinde icma ettiler.
Rebah bin Rebi şöyle diyor; Biz Allah Resulü ile bir gazvede  beraber  iken  insanların  bir  şey üzerinde toplandığını gördük. Allah Resulü ( birisini göndererek  “Bak  bakalım  bunlar  neyin üzerinde toplanmışlar” (gönderdiği adam bakıp) geldi ve dedi ki; öldürülmüş bir kadının etrafında toplanmışlar. Allah Resulü (sav)  dedi ki; “Bu kadın savaşmıyordu ki.”[5]
İbn-i Hacer şöyle demektedir: “Bu hadisten anlaşılan, eğer o kadın savaşmış olsaydı öldürülebilecekti.”[6]
İmam Nevevi şöyle diyor: “İlim  ehli  bu  hadis ile amel etmeyi ve savaşmaları müstesna, kadın ve çocuğun öldürülmesinin haramlığında icma etmişlerdir. Cumhuru ulema dedi ki; eğer savaşırlarsa öldürülürler.”[7]
Şeyhu’l İslam İbn-i Teymiyye dedi ki: “Eğer harbi kadın   savaşırsa   ilim   ehlinin   ittifakıyla   onun öldürülmesi caizdir. Çünkü Allah Resulü (sav) kadının  öldürülmemesini,  savaşmıyor  olmasına bağlamaktadır.  Eğer  savaşıyor  olsa  öldürülmesi için gerekçe olmuş ve engel kalkmış olur.”[8]

Buna Delil Olarak Şunlar Zikredilebilir:
İbn-i Abbas (ra) şöyle haber verdi: “Âmâ bir adamın bir ümmü veledi (sahibine çocuk doğuran cariye) vardı, Resulullah’a küfreder, onun hakkında yakışıksız şeyler söylerdi.  Âmâ  onu  bundan  nehyeder, fakat kadın vazgeçmez, âma yine onu meneder ama dinlemezdi. Kadın bir gece Rasulullah g hakkında yakışıksız şeyler  söylemeye,  ona  küfretmeye  başladı.  Bunun üzerine âmâ hançeri aldı kadının karnına sapladı ve üzerine yüklenip onu öldürdü. Ayakları arasına bir çocuk düştü. Kadın orasını (yatağı) kana buladı.
Sabah olunca olay Rasulullah’a anlatıldı. Rasulullah g halkı toplayıp şöyle dedi:
“Bu işi yapan şahsı Allah’a havale ediyorum (Allah adına yemin vererek arıyorum). Şüphesiz onun üzerinde benim hakkım var, (bana itaat etmesi vacip) ama ayağa kalkarsa müstesna.”
Bunun üzerine âmâ kalktı, safları yararak ve sallanarak (gelip) Rasulullah’ın (sav) önüne gelip oturdu ve:
“Ya Rasulullah! Ben o kadının sahibiyim. Sana küfreder ve hakkında çirkin sözler söylerdi. Onu nehyederdim dinlemez, menederdim vazgeçmezdi. Benim ondan inci tanesi gibi iki oğlum var. O bana karşı da yumuşaktı. Dün gece yine sana sövmeye ve hakkında çirkin sözler söylemeye başladı. Ben de hançeri alıp karnına sapladım, üzerine yüklenip onu öldürdüm!’ dedi.
Resulullah (sav): “Dikkat edin! Şahid olunuz ki, o kadının kanı hederdir” buyurdu.”[9]
Ali (ra) şöyle demiştir;
“Bir Yahudi kadın, Resulullah’a g küfreder ve onun hakkında çirkin şeyler söylerdi. Bir adam o kadını boynundan yakaladı ve basarak öldürdü. Resulullah (sav) kadının kanını iptal etti (heder saydı).”[10]
Saad bin Ebi Vakkas şöyle anlatır: “Allah Resulü g Mekke’nin fetih gününde dört erkek ve iki kadın hariç herkese eman verdi. Ve onlar hakkında şöyle dedi: “Onları Kâbe’nin örtüsüne yapışık bulsanız dahi yine de öldürün.”[11]

Bu Konuda Mezhep Alimlerinin Sözleri Şu Şekildedir:

Hanefiler:
Kafirlerden öldürülmesi helal olan ve öldürülmesi helal olmayanların açıklamasına gelince biz deriz ki; bu durum savaş hali ve savaştan sonar esir alınmaları hali olmak üzere iki kısımda değerlendirilir.
Birinci kısım, savaş hali; bu durumda kadınların, çocukların, piri fani yaşlıların, savaştan elini çekenlerin, felçlilerin, körlerin, eli ve ayağı çaprazlama kesik olanların, sağ eli kesik olanların, bunakların, ibadetgâhlarındaki rahiplerin, İnsanlara karışmayan ve ibadet için dağa çekilmişlerin, eve veya kiliseye kapanıp ruhbanlık için kapılarını kapatmışların öldürülmesi caiz değildir.
Kadın ve çocuğun öldürülmemesinin delili Nebi’nin (sav) şu sözüdür: “Kadın ve çocukları öldürmeyin.” Rivayet edildiğine göre Nebi g bir gazvesinde öldürülmüş bir kadını görmüş ve bunu kötü görüp şöyle demiştir: “onun savaştığı görülmedi, neden öldürüldü?” Ve kadın ve çocukların öldürülmesini nehyetti. Ayrıca bunlar savaş ehli değillerdir. Dolayısıyla öldürülmezler. Eğer bunlardan biri savaşırsa, savaşa teşvik ederse, Müslümanların mahrem bilgilerini kafirlere gösterirse, kafirler onun görüşünden faydalanıyorsa veya kendisine itaat ediliyorsa bunlar kadın ve çocuk olsa bile öldürülürler. Çünkü bu durumda manen bir savaş hali söz konusudur.
Rivayet edildiğine göre Rebia bin Refi’ es-Sülemi h, Huneyn günü Dureyd bin es-Sam’a’ya yetişti ve yaşlı bir adam olmasına rağmen onu öldürdü. Onun sadece görüşünden yararlanıyorlardı. Bu olay Allah Resulü’ne ulaştı ve Allah Resulü g bunu kötü görmedi.
Bu konuda asıl olan şudur; ister savaşsın ister savaşmasın, savaş ehlinden olan herkesin öldürülmesi caizdir. Aynı şekilde, savaş ehli olmayan kimselerin öldürülmesi caiz değildir. Ancak eğer hakiki veya görüşüyle, itaatiyle, teşvik etmesiyle veya buna benzer şekillerde manevi olarak savaşa katılırsa o zaman bunlar öldürülürler.
Keşişler, ibadet için dağa çıkmış fakat bazen insanlara karışanlar, bazen deliren ve bazen de aklı başına gelenler, sağır ve dilsizler, sol eli kesik olanlar veya bir ayağı kesik olanlar savaşmasalar da öldürülürler. Çünkü bunlar harbi kafirlerdir. Eğer bir Müslüman, öldürülmesi caiz olmayan kafirlerden birini öldürürse ona kefaret ve diyet gibi bir şey gerekmez. Ona ancak tevbe ve istiğfar gerekir. Çünkü kafirin kanı ancak eman ile kıymet kazanır ki; o eman da yoktur.[12]

Malikiler:
Bu Durumun Altı Sureti Vardır:

Birincisi, Kadınlar: Âlimlerimiz dedi ki; kadınlar savaşmadıkça onları öldürmeyin. Çünkü Nebi (sav) onların öldürülmesini nehyetti. Bu hadisi Buhari, Müslim ve diğer imamlar naklettiler. Onların öldürülmemesi savaşmıyor olmalarına bağlıdır. Eğer savaşırlarsa öldürülürler. Sahnun dedi ki; (eğer savaşırlarsa) sadece savaşta öldürülebilirler. Doğru olan görüş ise; eğer savaşıyor iseler hem savaşta hem de savaştan sonra esir alındıktan sonra da öldürülmelerinin caiz olduğudur. Çünkü Allah’ın b şu sözleri geneldir ve kadını da kapsamaktadır. “Sizinle savaşanlarla Allah yolunda savaşın.”[13] Ve şöyle buyurmaktadır: “Onları (size karşı savaşanları) yakaladığınız yerde öldürün.”[14]
Kadının savaşta büyük etkileri vardır. Bunlardan bazıları; mal ile destekleri ve savaşa teşvikleridir. Onlar bazen çıkar saçlarını açar ve intikam çağrısında bulunup kaçanları ayıplarlar. Bu yaptıkları, onların öldürülmelerini mubah kılar.

İkincisi, Çocuklar: Çocuklar, Nebi’nin (sav) çocukların öldürülmesini nehyetmesi gereği öldürülmezler. Tüm imamlar bu konu ile ilgili hadisleri nakletmişlerdir. Eğer savaşırlarsa savaş esnasında öldürülürler. Savaş bittikten sonra Yahya’nın işittiğine göre el-Utbiyye kitabında öldürüleceğini söylemektedir. Kadın da bu şekildedir. Sahih olan ise; savaştan sonra çocuğun öldürülmeyeceğidir. Çünkü çocuk mükellef değildir.

Üçüncüsü, Ruhbanlar: Âlimlerimiz dedi ki; ruhbanlar ne öldürülürler ne de köle alınırlar. Bilakis malları yettiğince yaşamalarına müsaade edilir. Bu, küfür ehlinden ayrı olması durumundadır. Çünkü Ebubekir h Yezid bin Ebi Süfyan’a şöyle dedi: “Kendilerini hapseden bazı kişilerle karşılaşacaksın. Onları kendilerini hapsettikleri şeyler ile bırak. Eğer onlar kafirlerle beraber kilisede iseler öldürülürler.”

Dördüncüsü, Zayıflar: Sahnun dedi ki; öldürülürler. İbn-i Habib öldürülmeyeceğini söyledi. Benim yanımda sahih olan ise hallerine bakılmasıdır. Eğer onlar eziyet veriyorlarsa öldürülürler. Yoksa kendi hallerine bırakılırlar.

Beşincisi, Yaşlılar: Malik, Muhammedin kitabında dedi ki; öldürülmezler. Ben ise öldürülmeleri görüşündeyim. Çünkü Nesai Semurete bin Cundub’ten şunu rivayet etmektedir: Nebi (sav) dedi ki; “Müşriklerin yaşlılarını öldürün, çocuklarını yaşatın.”[15]
Bu kati bir delildir ve Kur’an’ın umum ayetleri ve onların harbi kafir olma ve savaşçı olma özellikleri bu delili desteklemektedir. Ancak eğer yaşlılık onları bitmiş ve zayıflar grubuna sokmuşsa o vakit onlar zayıflar kısmında değerlendirilir ve bahsettiğimiz dördüncü kısma girerler. Eğer görüşleriyle ve planlarıyla zarar verirlerse o vakit hepsi öldürülür. Allah en doğrusunu bilendir.

Altıncısı, Çiftçi ve Tarla İşçileri: Bunlar çiftçi ve rençberlerdir. Bunların her biri etkisizdirler. Bunların öldürülmesinde de ihtilaf edilmiştir. Malik, Muhammed’in kitabında öldürülmeyeceğini söyledi. Ayrıca Ebubekir (ra), Yezid bin Ebi Süfyan’a vasiyetinde şöyle demektedir: “Çiftçileri öldürme.”
Benim yanımda sahih olan öldürülmeleridir. Çünkü bunlar savaşmıyor olsalar bile savaşanların destekçileridirler. İslam âlimlerinin çoğu, destekçiye, savaşçının hükmü ile hükmedileceği konusunda ittifak etmişlerdir.[16]

Hanbeliler:

Bunlardan (savaşta öldürülmemesi gerekenler) veya kadın, yaşlı ve ruhbanlardan biri savaşırsa öldürülür. Bu konuda herhangi bir ihtilafın olduğunu da bilmiyoruz. Evzai, Sevri, Leysi, Şafii, Ebu Sevr ve görüş sahipleri bu şekilde söylediler.

Şafiiler:

İmam Nevevi şöyle diyor: “Allah Resulü (sav) çocukların ve kadınların öldürülmelerini nehyetti” “İlim ehli bu hadis ile amel etmeyi ve savaşmaları müstesna, kadın ve çocuğun öldürülmesinin haramlığında icma ettiler. Cumhuru ulema dedi ki; eğer savaşırlarsa öldürülürler. Kafirlerin yaşlılarına gelince; eğer savaşa dair görüşleri varsa öldürülürler. Eğer savaşa görüşleri ile bir katkıları yoksa bunlarda ve ruhbanlarda ihtilaf vardır. Malik ve Ebu Hanife öldürülmezler, dediler. Şafilerin mezhebinde en doğru olan bunların öldürülmeleridir.”[17]
İmam Maverdi şöyle diyor: “Eğer kadınlar Dehri veya Putperest gibi ehli kitap olmayan bir dinden iseler ve İslam’a girmeyi reddederlerse imam Şafii’ye göre öldürülürler. Ebu Hanife’ye göre ise köle alınırlar.”[18]
Yukarıda bahsettiğimiz öldürülmesi caiz olmayanlar asli kafirlerdir. Ancak eğer bahsedilen sınıflar mürted iseler çocuk hariç tüm sınıflar öldürülürler. Mürtedin iki seçeneği vardır. Ya tevbe edip Müslüman olur, yahut öldürülür.

Şeyhu’l İslam İbn-i Teymiyye şöyle demektedir: “Sünnet, mürtedin cezasının asli kafirin cezasından birçok açıdan daha büyük olduğunu kararlaştırdı. Bunlardan biri; mürted her halükarda öldürülür. Yani ona zimmet akdi ile cizye alınıp yaşama hakkı tanınmaz. Ancak asli kafirlerde durum böyle değildir. Bunlardan biri de; mürted, savaştan aciz bile olsa yine öldürülür. Fakat asli kafirlerin savaş ehli olmayanları için durum böyle değildir.”[19]

Savaşta Öldürülmesi Caiz Olmayan Birilerinin Öldürülmesinin Cezası Nedir?

 

Hanefiler:

İbn-i Abidin şöyle der: “Eğer bir Müslüman zikri geçen öldürülmesi caiz olmayan kafirlerden birini öldürürse, ona diğer günahlar gibi ancak tevbe ve istiğfar gerekir. Çünkü kafirin kanı ancak eman ile kıymet kazanır ki; o eman da yoktur.”[20]

Malikiler:

Sahnun şöyle dedi: “Her kim çocuk, kadın, piri fani yaşlılar gibi öldürülmesi nehyedilen birini esir alınıp ganimete katılmadan öldürürse Allah’a istiğfar dilesin. Ganimete katıldıktan sonar onlardan birini öldürürse onun kıymetini bedel olarak ödemek zorundadır. Ödediği bu bedel, ganimet mallarına ilave edilir.”[21]

Hanbeliler:

İbn-i Kudame şöyle diyor: “Harbi kafirlerin kadınlarının ve çocuklarının öldürülmesine gelince; bu konuda herhangi bir kefaret gerekmez. Çünkü bunların ne imanı, ne de emanı vardır. Onların öldürülmesinin men edilmesinin sebebi; Müslümanların onları esir aldıktan sonra köle edinerek onlardan faydalanması içindir. Kendisine davet ulaşmayanlarda bu şekildedir ve onlar için de herhangi bir kefaret söz konusu değildir. Bundan dolayı öldürenler, herhangi bir şeyle sorumlu tutulmazlar. (Öldürülen bu kafirler) kanları mubah olanlara benzerler.”[22]
Burada şu cümleye dikkat edilmesi gerekir; “Onların öldürülmesinin men edilmesinin sebebi; Müslümanların onları esir aldıktan sonra köle edinerek onlardan faydalanması içindir.” Görüldüğü gibi İbn-i Kudame, kadın ve çocukların öldürülmemesinin sebebini ganimet olacaklarından ötürü ganimet mallarına zarar verilmemesi olarak zikretmektedir.

Kadın ve Çocuklar Hedef Alınmadan Öldürülmeleri Caiz Midir?
İbn-i Abbas’tan h rivayet edildiğine göre Sa’b bin Cessame (ra) şöyle demiştir: el-Ebva yahut Veddan’da Peygamber g bana uğradı ve o sırada:
—Müşriklerden aile sahibi bulunanlarına gece baskını yapılırken bunların kadınları ve küçük çocukları da isabet alıyor, diye soruldu.
Peygamber (sav):
—”Onlar da onlardandır” diye cevap verdi. Ve “Koruma yalnız Allah’a ve Resulü’ne hastır” dediğini işittim.[23]
İmam Müslim, “Gece baskınında kadın ve çocukların kastedilmeden öldürmenin caizliği babı” diye konu başlığı atmış ve konuyla ilgili hadisleri zikretmiştir.

İbn-i Hacer şöyle demektedir: “Bu hadisten kasıt, onları kasıtlı olarak öldürmenin mubahlığı değildir. Bilakis hadiste kast edilen şey; zürriyetlerini telef etmeden babalarına ulaşmanın mümkün olmadığı durumlarda, zürriyetleri onlarla beraber bulunmalarından ötürü, onları da öldürmek caizdir.”[24]

İmam Nevevi şöyle demektedir: “Kadın ve çocukların gece baskınlarında öldürülmelerinin caizliği; bizim, Malik’in, Ebu Hanife’nin ve cumhurun mezhebine göredir. Hadiste geçen beyat’ın (gece baskını) anlamı; erkeğin, kadın veya çocuktan ayırt edilemeyecek derecede olduğu gece baskınlarıdır.”[25]

Ayrıca şöyle demektedir: “Eğer kafirlere mancınıkla atış yapılır veya onlara gece baskını düzenlenirse, içlerinde kadın ve çocukları olsa da bu caizdir. Çünkü Ali’den rivayet edildiğine göre Nebi (sav) Taif ehline içlerinde kadın ve çocuklarına olmalarına ragmen mancınıkla atış yapmıştır. Sa’b bin Cessame’den rivayet edildiğine göre: Nebi’ye (sav) gece baskınlarında isabet alan müşriklerin kadınları ve zürriyetleri soruldu. Nebi (sav) şöyle dedi: “onlar da onlardandır.” Ayrıca kafirler kadınlar ve çocuklardan ayrı durmazlar. Eğer kadın ve çocuklarından ötürü onlara atışı terk edersek cihad iptal olur.”[26]

İbn-i Hazm şöyle dedi: “Eğer kadın ve çocuklar gece baskınlarında veya savaşın karışıklığında kasıt olmadan isabet alırlarsa bunda herhangi bir sakınca yoktur.”[27]

Kafirler, Çocuk ve Kadınları Kendilerine Kalkan Yaparlarsa Onları Öldürmek Caiz Midir?

Eğer kafirler, çocuk ve kadınlarını kendilerine kalkan yaparlarsa onların çocuk ve kadınları öldürülse bile yine onlara atış yapmak caizdir. Fakihlerin bazıları bunun mutlak olarak caiz olduğunu söylerken bazıları ise zaruret halinde caiz olduğunu söylemektedir.

Malikilerden İbn-i Cezi şöyle demektedir: “Eğer kafirler kadın ve çocukları kendilerine kalkan yaparlarsa onları terk ederiz. Ancak terk edildiklerinde Müslümanlara zarar vermelerinden korkuluyorsa o vakit onlarla kendilerini korusalar bile öldürülürler.”[28]

Şerhu’l Kebir de şöyle geçer: “Eğer kafirler çocuk veya kadınları kendilerine kalkan yaparlarsa, ganimetçilerin hakları zayi edilmemesi için terk edilirler. Ancak Müslümanlar aleyhinde bir korku varsa o zaman terk edilmezler.”[29]

Yukarıda İbn-i Kudame’nin de zikrettiği ve Malikilerin de burada değindiği ve gözden kaçırılmaması gereken husus; onların öldürülmemesinin sebebi; ganimet mallarına zarar verilmemesi içindir.

Şafilerden Nevevi şöyle dedi: “Eğer savaş kızışır ve kafirler kadın ve çocukları kendilerine kalkan yaparlarsa onlara atış yapmak caizdir. Eğer kadın ve çocukları canlarını korumak için kendilerine kalkan yaparlarsa ve onları vurmak zaruret değilse zahir olan onları terk etmektir.”[30]

Yine Şafilerden Hatip el-Şirbini şöyle diyor: “İkincisi ve mutemed olan olan görüş ise; onlara atışın caiz olduğudur. Kafirlere karşı cihadın iptal olmaması ve hile ile kalelerin kafirlerin elinde kalmaması için kadın ve çocuklara isabet edecekse de mancınıkların kalelere atış yapılması için kurulması caizdir. Öyle ki; cihadın iptal olmasında yahut kalelerin kafirlerin elinde kalmasında büyük fesat vardır.”[31]

Hanbelilerden İbn-i Kudame şöyle diyor: “Eğer kafirler kadın ve çocuklarını kendilerine kalkan yaparlarsa, savaşçıları hedef alınarak onlara atış yapmak caizdir. Çünkü Nebi (sav), yanlarında kadınları ve çocukları olduğu halde müşriklere mancınıkla atış yapmıştır. Çünkü Müslümanların onlardan ellerini çekmesi, cihadın iptal olmasına sebep olur. Çünkü kafirler her korktuklarında eğer bunu bilirlerse, kadınlarını ve çocuklarını kendilerine kalkan yaparlar ve bu vesile ile cihad kesilmiş olur. Bu konuda savaşın kızışmış olması ile kızışmamış olmasında bir fark yoktur. Çünkü Nebi g, onlara atış yapmak için savaşın kızışmasını beklemiyordu.”[32]

Tahavi şöyle demektedir: “Kafirlerin kadınlarının ve çocuklarının öldürülmesi bize haramdır. Öldürülmesinden nehyedildiklerimizi kast ederek atış yapmamız da haramdır. Öldürülmesi haram olanlar telef olsa bile, öldürülmesi helal olanları kast ederek atış yapmamız bize helal kılındı. Bu konuda herhangi sorumluluk yoktur. Bu, Ebu Hanife’nin, Ebu Yusuf’un ve Muhammed’in sözüdür.”[33]

 

Kafirlerin Çocuk ve Kadınlarının da Öldürülme İhtimali Olan Mancınık ve Benzeri Savaş Aletleri ile Hedef Alınması Caiz Midir?

İslam âlimlerinin cumhuruna göre; kadın ve çocuk gibi kasıtlı olarak öldürülmeleri caiz olmayanların ölümüne sebep olacaksa bile, kafirleri mancınık ve benzeri savaş silahlarıyla vurmak caizdir. Allah Resulü (sav) Taif ehlini mancınıkla vurdu.[34]

Amr bin el-As, İskenderiye ehlini mancınıkla hedef aldı.[35] İbn-i Lehia, Haris bin Yezid ve Yezid bin Ebi Habib’ten Kayseriyye’nin fethinde şunları rivayet etmektedir: “Müslümanlar her gün 60 mancınıkla kafirlere atış yapıyorlardı. Bu da Allah’ın b Muaviye ve Abdullah bin Ömer’in eliyle fethini nasip ettiği Ömer bin Hattab h zamanındaydı.[36]

Hanefilerden Ebu Yusuf (Vefat 182 h.) şöyle demektedir: “Allah Resulü (sav) Taif, Hayber, Kurayza ve Nadirlileri muhasaraya aldı. Bize ulaştığına göre Müslümanlar güç yetirebildiklerinin en şiddetlisini bunlara uyguladılar. Yine bize ulaştığına göre Nebi g, Taif ehline mancınıkla atış yapmıştır. Eğer müşriklerin arasında çocuk olduğunda onlara atış etmememiz gerekmiş olsaydı, Allah Resulü bu halde onları öldürmemizi nehyederdi. Çünkü onların şehirleri ve kalelerinde çocuklar, kadınlar, piri fani yaşlılar, küçükler, esirler ve tacirler sürekli vardır. Bu, Allah Resulü’nün Taif ve diğer yerlerdeki bilinen ve meşhur olan sünneti ve siretidir. Daha sonra Müslümanlar ve Muhammed’in ashabı olan salih selefimiz bizden önceki acemlerin kalelerine aynı eylemleri devam ettirmişlerdir. Salih selefimizden hiçbirisinin, kadın ve çocuk gibi öldürülmesi helal olmayanlar orada olduğu için, kafirlerin kalelerine atışı ve diğer çeşit saldırıları engellediği bilgisi bize ulaşmamıştır.”[37]

Eş-Şerhu’l Kebir’de şöyle geçer: “Kafirlerin suları kesilip (susuz bırakılarak) veya üzerlerine su salıverilip suda boğarak öldürülürler. Veya aralarında kadın ve çocuk olsa bile kılıç, mızrak ve mancınık gibi savaş aletleri ile de öldürülürler.”[38]

Muhezzeb’te şöyle geçer: “Eğer kafirlere mancınıkla atış edilir veya onlara gece baskını düzenlenirse, içlerinde kadın ve çocukları olsa da bu caizdir. Çünkü Ali’den rivayet edildiğine göre Nebi Taif ehline, içlerinde kadın ve çocukları olmalarına ragmen mancınıkla atış yapmıştır. Sa’b bin Cessame’den rivayet edildiğine göre: Nebi’ye gece baskınlarında isabet alan müşriklerin kadınları ve zürriyetleri soruldu. Nebi (sav) şöyle dedi: “onlar da onlardandır.” Ayrıca kafirler kadınlar ve çocuklardan ayrı durmazlar. Eğer kadın ve çocuklarından ötürü onlara atışı terk edersek cihad iptal olur.”[39]

Hanbelilerden İbn-i Kudame şöyle der: “Kafirlere mancınıkla atış yapmak caizdir. Ahmed bin Hanbel’in sözünün zahirinden anlaşılan, ister ihtiyaç anında olsun, isterse de ihtiyaç anında olmasın onlara mancınıkla atış yapmak caizdir. Çünkü Nebi (sav) Taif ehline mancınıkla atış yapmıştır. Sevri, Evzai, Şafii ve görüş sahipleri bunun caiz olduğu görüşündedirler. İbn-i Münzir dedi ki; hadisi şerifte geldiği üzere Nebi (sav) Taif ehline mancınıkla atış yapmıştır. Amr bin el-As’ın İskenderiye ehline mancınıkla atış ettiği rivayet edilmiştir. Aynı şekilde mancınıkla savaşmak normal bir uygulamadır. Bu ok atmaya benzer.”[40]

Ayrıca şöyle demektedir: “Kadın ve çocukların ölümüne sebep olacaksa bile kafirlere gece baskını yapmak, onlara mancınık veya ateş ile atış yapmak veya sularını kesmek caizdir. Çünkü Sa’b bin Cessame, Nebi’ye (sav), bizler müşriklerin diyarlarında gece baskını yaparken çocuk ve kadınlarına da isabet ediyoruz diye sorulduğunda, Nebi’den (sav) şunları işittiğini söylemektedir: “onlar da onlardandır.” [Muttefekun Aleyhi] Ali’den (ra) rivayet edildiğine göre; “Nebi (sav) Taif ehline mancınıkla atış etmiştir.” Su ile boğmak da bunun gibidir.[41]

İbn-i Teymiyye (Vefat 728 h.) şöyle demektedir: “Savaşmayan kadın ve çocuk gibileri her ne kadar öldürülmesi caiz olmasa bile, mancınıkla atış etmek veya gece baskınları gibi onları da kapsayan geniş bir savaşa ihtiyaç duyulduğunda onları öldürmek caizdir. Nitekim Taif’in muhasaraya alınıp mancınıklarla atış yapılması ve müşriklerin yurtlarında gece baskınları, sünnette varid olmuştur. Kasıtlı olarak öldürülmesi caiz olmayanların öldürülmesi de aynı şekilde fesadın defedilmesi içindir. Fukahanın bahsettiği kalkan olayı da bu şekildedir. Muhakkak ki; cihad, küfür fitnesinin defedilmesi içindir. Ve cihadda küfür fitnesinden daha düşük zararlar meydana gelebilir. Bundan dolayı, eğer Müslümanlardan zararın defedilmesi kalkan yapılanların öldürülmesinin dışında başka şekilde mümkün değilse, bunların öldürülmesi fakihlerin ittifakıyla caizdir.”[42]

İbn-i Kayyım şöyle (Vefat 751 h.) demektedir: “Kadın ve çocuk gibi savaşmayanların öldürülmesine sebep olacaksa da kafirlere mancınıkla atış etmek caizdir.”[43]

Hulasa; yukarıda İslam fukahasından yaptığımız nakillerden sonra şunları söyleyebiliriz:

Savaşta kadın ve çocukların kasten öldürülmesi caiz değildir. Kafirler çocuk ve kadınlarını kendilerine kalkan yaparlarsa kadın ve çocukların ölümüne sebep olacaksa da kafirlere atış yapmak caizdir. Kadın ve çocukların ölümüne sebebiyet verecekse de, kafirlerin yurtlarına gece baskını yapmak caizdir. Kadınların ve çocukların ölmesine vesile olsa da, kafirlerin kalelerine veya yurtlarına mancınık gibi savaş aletleriyle atış yapmak caizdir.

Dolayısıyla normal şartlarda öldürülmesi haram olan kadın ve çocukların, gece baskınlarında, kalkan olmaları halinde veya mancınıkla saldırı yapılması halinde öldürülmeleri caizdir. Ama her halükarda kadın veya çocukların şahıslarının hedef alınmaması ve direkt onlara bir saldırının söz konusu olmaması gerekir. Erkek kafirlerin hedef alındığı bir durumda yanlarında bulunan kadın ve çocukların öldürülmesinde herhangi bir sakınca yoktur. Öldürülmesi caiz olmayan kadın ve çocuklar savaşmayan kadın ve çocuklardır. Eğer bunlar savaşın herhangi bir yerinde yer alırlarsa veya herhangi bir şekilde savaşa destek olurlarsa öldürülmeleri caizdir.

Teknolojinin gelişmesiyle beraber önceki dönemlerde olmayıp yeni geliştirilen birçok savaş aleti meydana geldi. Bunların başında savaş uçakları, uzaktan fırlatılan füzeler, havanlar, patlayıcılar, mayınlar, tanklar, toplar, hidrojen bombaları ve atom bombaları gelmektedir. İşte günümüzdeki savaşların hepsi artık bu ve buna benzer silahlarla yapılmaktadır. Günümüzde yapılan savaşların çoğunda kadın ve çocuk ölmektedir. Ve bunun önüne geçmek de mümkün değildir. Çünkü günümüzdeki savaşlar, sadece cephe hatlarında ve askerler arasında cereyan etmemekte bilakis savaşın en büyüğü şehirlerde, kadın ve çocukların olduğu mıntıkalarda gerçekleşmektedir. Dolayısıyla bugün İslam Devleti’nin kafirlerin yurtlarına attığı füze, havan, top ve benzeri silah atışlarıyla ister istemez kadın ve çocuklar da ölmektedir. Yukarıda Allah Resulü’nden, sahabesinden ve İslam âlimlerinden yaptığımız nakillerde de açıkça görüldüğü gibi bu tür atışları yapmak caizdir. Çünkü o günün şartlarına göre savaşta kullanılan mancınığın yerine günümüzde tanklar, füzeler, toplar ve havanlar kullanılmaktadır. Allah Resulü’nün bizzat kendisi, aralarında çocuk ve kadınlarının olmasına rağmen Taiflilere mancınıkla atış yapmıştır. Ve bunu kendisinden sonra gelen sahabesi de aynen devam ettirmiştir. Ayrıca İslam Devleti’nin kafirlerin yurtlarında düzenlediği istişhad operasyonlarında da maalesef ister istemez kadın ve çocuklar ölmektedir. Bu da tıpkı mancınık ve diğer savaş aletleri gibi kadın ve çocukları kast etmeden kafirlere saldırmak gibidir. Yanlarında çocuk ve kadın olsa bile kafirleri hedef alarak mancınık, top, tank gibi savaş silahlarıyla atış yapmak caizdir. Dolayısıyla onlara uzaktan bir bombanın atılması caiz ise, yanlarında bir bombanın patlatılması da caizdir. Ve arada hiçbir fark yoktur.

Ayrıca âlimler, çocuk ve kadınların boğularak ölümlerine sebebiyet verecekse de kafirlerin üzerine suyun salınmasının caiz olduğunu söylemişlerdir. Bunların delillerini yukarıda zikrettik. Kafirlerin ve ailelerinin suda boğulmasına vesile olacak şekilde onların üzerine su salıvermek caiz ise istişhad operasyonlarında kadın ve çocukların öldürülmesi hayli hayli caizdir. Örneğin koca bir barajı patlatarak bir ili, ilçeyi veya birçok köyü su altında bırakıp orada bulunan kadın, çocuk ve yaşlı gibi herkesi suda boğarak öldürmek caiz ise herhangi bir mekanda kafirlerin ailelerinin de olduğu bir yere istişhad operasyonu yapmak hayli hayli caizdir.

Öte yandan, yukarıda İslam âlimlerinden yaptığımız nakillerde de geçtiği gibi, eğer bugün kadın ve çocuklardan ötürü kafirlerden elimizi çekersek cihad iptal olur. Çünkü kafirlerin yaşadığı her yerde kadın ve çocuk vardır. Nitekim Muhezzeb’te şöyle geçer: “Ayrıca kafirler, kadınlar ve çocuklardan ayrı durmazlar. Eğer kadın ve çocuklarından ötürü onlara atışı terk edersek cihad iptal olur.”[44] Ve günümüzde toplu öldürmelerde kullanılan silah ve patlayıcıların hiçbirisi kadın ve çocuk ayrımı yapmamaktadır. Kafirlerin yaşadığı mıntıkalarda patlatılan bombalar, ister istemez kadın ve çocuklara da isabet etmektedir. Çünkü kafirler hiçbir yerde kadın ve çocuklarını bırakarak toplanmamaktadırlar. Bilakis gittikleri her yere kadın ve çocuklarını da götürmektedirler. Sadece kafirlerin erkeklerini toplu olarak bir yerde bulmak mümkün değildir. Böyle bir toplantı olsa bile bizim oraya operasyon yapma imkanımız olmayabilir. Dolayısıyla bugünkü savaş silahları ve taktikleriyle bunun önüne geçmek imkansızdır.

Tüm bunlarla beraber, yukarıda Hanbeli ve Maliki âlimlerinin de izah ettiği gibi, savaşta kadın ve çocukların öldürülmemesinin sebebi, ganimet malına zarar vermemek içindir. Yani kadın ve çocuklar savaştan sonra köle ve cariye olarak alınacağı ve Müslümanlar için bir ganimet malı olacağından ötürü ganimet malına zarar vermemek için öldürülmeleri nehyedilmiştir. Yoksa onlar için herhangi bir emanın veya imanlarının olduğu için böyle değildir.

[1] Seylu’l Cerrar, S.867.

[2] Buhari, Hadis No:3015; Müslim, Hadis No:25-1744.
[3] Müslim Şerhi, C.12, S.48.
[4] Fethu’l Bari, C.6, S.148.
[5] Ebu Davud, Hadis No:2669; İbn-i Hibban, Hadis No:4791.
[6] Fethu’l Bari, C.6, S.148.
[7] Müslim Şerhi, C.12; S.48.
[8] Es-Sarimu’l Meslul, S.131.
[9] Ebu Davud, Hadis No:4361.
[10] Ebu Davud, Hadis No:4362.
[11] Sünen-i Nesai, Hadis No:4067.
[12] Bedaiu’s Senai, C.7, S.101.
[13] Bakara, 190.
[14] Bakara, 191.
[15] Tirmizi, Hadis No:1583.
[16] Ahkamu’l Kur’an, C.1, S.148-150.
[17] Müslim Şerhi, C.12, S.48.
[18] Ahkamu’s Sultaniyye, S.211.
[19] Mecmu’l Fetava, C.28, S.534.
[20] Reddu’l Muhtar Âla’d Durri’l Muhtar, C.4, S.132.
[21] Et-Tac ve’l İklil Li-Muhtasari Halil, C.4, S.544.
[22] El-Muğni, C.8, S.514.
[23] Buhari, Hadis No:3012; Müslim, Hadis No: 26-1745.
[24] Fethu’l Bari, C.6, S.147.
[25] Müslim Şerhi, C.12, S.50.
[26] El-Mecmu Şerhu’l Muhezzeb, C.19, S.296.
[27] El-Muhalla, C.5, S.348.
[28] El-Kavaninu’l Fıkhiyye, S.98.
[29] Haşiyetu’t Dusuki Âla Şerhi’l Kebir, C.2, S.178.
[30] Minhacu’t Talibin, S.308.
[31] Muğni’l Muhtaç, C.6, S.31.
[32] El-Muğni, C.9, S.288.
[33] Şerhu Meaniyi’l Asar, C.3, S.223.
[34] Tirmizi, Hadis No:2762; Es-Sunenu’s Sağir Li’l Beyhaki Hadis, No:2842.
[35] Es-Sunenu’l Kubra li’l Beyhaki, Hadis No:18121.
[36] Es-Sunenu’l Kubra li’l Beyhaki, Hadis No:18122.
[37] Er-Reddu Âla Siyeri Evzai, S.68.
[38] Haşiyetu’t Dusuki Âla Şerhi’l Kebir, C.2, S.177.
[39] El-Mecmu Şerhu’l Muhezzeb, C.19, S.296.
[40] El-Muğni, C.9, S.287.
[41] El-Kâfi Fi Fıkhi’l İmam Ahmed, C.4, S.126.
[42] Mecmuu’l Fetava, C.20, S.52.
[43] Zadu’l Mead, C.3, S.440.
[44] El-Mecmu Şerhu’l Muhezzeb, C.19, S.296.

Yorum bırakın